Yazar arşivleri: Güraltun

8 Identification : giving personal information – Kimlik tespiti : kişisel bilgi verme

8 Identification : giving personal information – Kimlik tespiti : kişisel bilgi verme

8.1 Introduction – Giriş

İtalyanca’da, diğer dillerde olduğu gibi, kendiniz veya başkaları hakkında bilgi vermenin veya edinmenin en basit yollarından biri “to be : olmak” fiili olan essere‘yi kullanmaktır. Aşağıdaki basit diyalogda da gösterildiği gibi:

A – Buongiorno, io sono Monica. Sono la nuova assistente di marketing. E voi?
B – Io sono Carlo, sono il direttore tecnico. E questo è il mio collega, Gerardo. Siamo colleghi da più di dieci anni!
C – Piacere, Monica.
A – Piacere, Gerardo. Di dove sei?
C – Sono napoletano. E tu?
A – Io sono di Milano.

A – Good morning. I’m Monica. I’m the new marketing assistant. What about you?
B – I’m Carlo. I’m the technical director. And this is my colleague Gerardo. We’ve been colleagues for more than ten years!
C – Pleased to meet you, Monica.
A – Pleased to meet you, Gerardo. Where are you from?
C – I’m from Naples. And you?
A – I’m from Milan.

A – Günaydın, ben Monica. Ben yeni pazarlama asistanıyım. Ya siz?
B – Ben Carlo, ben teknik direktörüm. Ve bu da benim meslektaşım, Gerardo. On yılı aşkın süredir meslektaşız!
C – Tanıştığıma memnun oldum, Monica.
A – Tanıştığıma memnun oldum, Gerardo. Nerelisin?
C – Napoliliyim. Ya sen?
A – Ben Milanlıyım.

8.2 Tu or Lei? – Sen veya Siz

İtalyancada iki hitap şekli vardır: Lei (resmi) ve tu (gayriresmi). Lei formu, iyi tanımadığınız veya hiç tanımadığınız kişilere hitap ederken kullanılır. Ancak, yukarıdaki konuşmada olduğu gibi, genç insanlar tanıştıklarında hemen tu formunu kullanabilirler. Birisi sizi Diamoci del tu (“birbirimize ‘tu’ diyelim” veya “senli benli konuşalım”) sözleriyle tu formunu kullanmaya davet edebilir. Bu, aranızdaki resmiyeti kaldırıp daha samimi bir ilişki kurma davetidir.
Lei ile hitap ederken, fiil ikinci tekil şahıs fiil formu yerine, üçüncü tekil şahıs fiil formuyla çekimlenir. Örneğin, “İngilizce konuşuyor musun?” demek için Lei formunda (Lei) parla inglese? (üçüncü tekil şahıs) kullanılırken, tu formunda (Tu) parli inglese? (ikinci tekil şahıs) kullanılır. Verdiğimiz örneklerde, her iki “sen / siz” formu da gösterilmiştir.

8.3 Giving different kinds of personal information – Farklı Türlerde Kişisel Bilgiler Verme

Birisiyle ilk kez karşılaştığınızda kişisel bilgi alışverişi yapmak için kullanılan essere (to be : olmak) fiili, aşağıda gösterilen çoğu durumda kullanılır. (Tanışmalar için ayrıca 20.2’ye bakın.)
İtalyanca’da fiil sonları, bahsedilen kişiyi belirtir (bkz. 2.1.3–4). Bu, kişiyi belirtmek için io, tu, lui gibi özne zamirlerini kullanmanıza gerek olmadığı anlamına gelir. Bu nedenle, örneklerimizde zamirler parantez içinde gösterilmiştir. Bu zamirler aynı zamanda gramer kitaplarında veya ders kitaplarında fiil formlarına atıfta bulunmak için de kullanılır (örneğin, tu formu, Lei formu, noi formu, loro formu).

8.3.1 Giving one’s name – İsim söyleme

>> Essere Fiili ile İsim Söyleme
(Io) sono Anna. : I am Anna. : Ben Anna’yım.
(Lui) è Franco. : He is Franco. : O Franco.
(Loro) sono Monica e Gerardo. : They’re Monica and Gerardo. : Onlar Monica ve Gerardo.

>> Chiamarsi Fiili ile İsim Söyleme
Kendinizi tanıtmak için chiamarsi (to be called : çağrılmak / adı olmak) fiilini de kullanabilirsiniz.
(Io) mi chiamo Anna. : My name is Anna. : Benim adım Anna.
(Lui) si chiama Franco. : His name is Franco. : Onun adı Franco.
(Loro) si chiamano Monica e Gerardo. : They are called Monica and Gerardo. : Onların adı Monica ve Gerardo.

>> Ad sorma
Come si chiama? : What’s his name? : Onun adı ne?

8.3.2 Indicating relationship to speaker – Bir Kişinin Kim Olduğunu Tanıtma

>> Arkadaş veya Meslektaş Tanıtma
Lei è Giancarla. È una collega. : This is Giancarla. She is a colleague. : Bu Giancarla. O bir meslektaşım.
Lui è Franco. È un amico. : This is Franco. He is a friend. : Bu Franco. O bir arkadaşım.
Ayrıca, mio (benim), tuo (senin), suo (onun) gibi iyelik zamirlerini de kullanabilirsiniz:
È un mio amico. : He’s a friend of mine. : O benim bir arkadaşım.)
Sono i miei colleghi. : They are colleagues of mine / my colleagues. : Onlar benim meslektaşlarım.

>> Aile Üyelerini Tanıtma
Ailenizden bahsederken sık sık mio (benim), tuo (senin) gibi iyelik zamirlerini kullanmanız gerekir (bkz. 3.7). Akrabalık belirtirken iyelik zamirlerinin önünde il, la gibi belirli tanımlıklar kullanılmaz. Ancak, bu kural çoğul formlar için geçerli değildir (bkz. 3.7.1).
È mio fratello. : He is my brother. : O benim erkek kardeşim.
È suo marito. : It’s her husband. : O onun kocası.
Sono i suoi figli. : They’re her children. : Onlar onun çocukları.
İşte yakın akrabaların listesi ve İngilizce ve Türkçe çevirileri:
il padre : father : baba – la madre : mother : anne
il fratello : brother : erkek kardeş – la sorella : sister : kız kardeş
il cugino : cousin : erkek kuzen – la cugina : cousin ( f.) : kız kuzen
il marito : husband : erkek eş : la moglie : wife : kadın eş
il figlio : son : erkek evlat – la figlia : daughter : kız evlat
lo zio : uncle : amca, dayı – la zia : aunt : hala, teyze
il suocero : father-in-law : kayınpeder – la suocera : mother-in-law : kayın valide
il genero : son-in-law : damat – la nuora : daughter-in-law : gelin
il cognato : brother-in-law : kayınbirader – la cognata : sister-in-law : baldız
il nonno : grandfather : büyükbaba – la nonna : grandmother : büyükanne
il nipote : grandson, nephew : erkek torun, erkek yeğen – la nipote : granddaughter, niece : kız torun, kız yeğen

>> Bazı kelimelerin belirli bir tanımlığa ihtiyacı olduğunu unutmayın:
la mia famiglia : my family : benim ailem
il mio / la mia parente : my relative (m./f.) : benim akrabam (erkek/kadın)
il mio fidanzato / la mia fidanzata : my fiancé (m./f.) : benim nişanlım (erkek/kadın)
Aşağıdakileri karıştırmaktan kaçının:
i miei parenti : my relatives : benim akrabalarım
i miei genitori : my parents : benim ebeveynlerim

1 The noun group / İsim grubu

1. The noun group (İsim grubu)

1.1 Introduction (Giriş)

İsimler genellikle varlık veya kavram hakkında bilgi veren belirli veya belirsiz artikellerle (İngilizcede the, a) ve / veya sıfatlarla (fiziksel veya diğer özellikleri tanımlayan) birlikte kullanılır. Bunlar birlikte, aşağıda gösterilen iki örnekte olduğu gibi isim grubu adı verilen bir kelime grubu oluştururlar:

una (article) grande (adjective) casa (noun) : a big house : büyük bir ev
la (article) ragazza (noun) inglese (adjective) : the English girl : İngiliz kız

İsim grubu başka unsurlar da içerebilmesine rağmen (örneğin zarflar, edat öbekleri), bu bölümde sadece isim / artikel / sıfatın üç temel unsuruna bakacağız ve bunları tek tek analiz edeceğiz. İtalyancada isim grubunun üç bileşeni aynı zamanda üç bileşenin ‘uyuştuğu’ bir ‘bütün’ olarak düşünülmelidir, bu nedenle üç öğenin birlikte nasıl kullanıldığına da bakacağız.

1.2 The noun (İsim)

1.2.1 What is a noun? (İsim nedir?)

Herhangi bir dilde isimlerin temel işlevi bir varlığı (kişi, nesne, vb.) veya kavramı (durum, soyut fikir, vb.) belirtmektir. İsim, isim grubunun odak noktasıdır, bu nedenle artikel ve sıfatlar her zaman isimle cinsiyet (eril veya dişil) ve sayı (tekil veya çoğul) bakımından uyumludur. Cinsiyet ve sayının iki gramer özelliği isim, artikel ve sıfatın biçimini belirler.

1.2.2 Gender (Cinsiyet)

Tüm İtalyanca isimlerin ya eril ya da dişil cinsiyeti vardır. Cinsiyet tamamen dilbilgisel bir terimdir. İnsanlara veya hayvanlara atıfta bulunan isimler bazen doğal cinsiyetleriyle aynı dilbilgisel cinsiyete sahiptir, ancak her zaman değil (aşağıya bakınız). Anadili İtalyanca olanlar bunu nadiren sorun olarak görürler. Ancak diğer dilleri konuşanlar genellikle isimlerin cinsiyetini hatırlamakta zorlanırlar ve bu da isim grubunun diğer bileşenlerini isimle ‘uyumlu’ hale getirmek söz konusu olduğunda sorun yaratır.

Cansız nesnelerde cinsiyete ilişkin her zaman belirgin bir açıklama yoktur. Örneğin, giorno ‘gün’ eril iken neden sera ‘akşam’ dişil olmalıdır? İtalyanca öğrenenler ya kelimelerin cinsiyetlerini öğrenmek ve ezberlemek ya da bir sözlüğe başvurmak zorundadır. İtalyanca sözlükler genellikle isimlerin cinsiyetini s.m. (sostantivo maschile) ve s.f. (sostantivo femminile) gibi kısaltmalarla belirtir.

>> Dilbilgisi açısından bakıldığında, İtalyancada her hayvan türünün her zaman bir dişisi ve bir erkeği bulunmaz. Örneğin;
una tigre : tiger : kaplan, her zaman dişildir. :
un ippopotamo : hippopotamus : hipopotam, her zaman erildir.:

>> Türün diğer yarısını sağlamak için şöyle demelisiniz:
una tigre maschio : a male tiger : erkek kaplan
un ippopotamo femmina : a female hippopotamus : dişi hipopotam

>> Bazı hayvanların, İngilizce’de olduğu gibi, türün erkeği ve dişisi için iki farklı adı vardır:
un cane : dog : erkek köpek
una cagna : bitch : dişi köpek
un gallo : cock : horoz
una gallina : hen : tavuk

>> Bazı, ancak hepsi değil, mesleki ve diğer unvanların dişil için ayrı bir formu olabilir. Eril formu -e ile biten isimlerin dişil formu ya -a ya da -essa ile biter:
cameriere : waiter : erkek garson – cameriera : waitress : kadın garson
infermiere : nurse: erkek hemşire – infermiera : nurse : kadın hemşire
padrone : master : erkek patron – padrona : mistress : kadın patron
barone : baron : baron – baronessa : baroness : barones
conte : count : kont – contessa : countess : kontes
presidente : president : erkek başkan – presidentessa : president : kadın başkan
principe : prince : prens – principessa : princess : prenses
studente : student : erkek öğrenci – studentessa : student : kadın öğrenci

>> Eril formu -tore ile biten çoğu ismin dişil formu -trice ile biter:
ambasciatore : ambassador : erkek büyükelçi – ambasciatrice : ambassador : kadın büyükelçi
attore : actor : erkek oyuncu – attrice : actor : kadın oyuncu
autore : author : erkek yazar – autrice : author : kadın yazar
direttore : director, manager : erkek yönetmen – direttrice : director, manager : kadın yönetmen
imperatore : emperor: imparator – imperatrice : empress : imparatoriçe:
pittore : painter : erkek ressam – pittrice : painter : kadın ressam
scultore : sculptor : erkek heykeltıraş – scultrice : sculptor : kadın heykeltıraş
scrittore : writer : erkek yazar – scrittrice : writer : kadın yazar
senatore : senator : senatör – senatrice : senator : kadın senatör

>> Ancak, dişil karşılığı -essa ile biten aşağıdaki eril isimleri unutmayın:
dottore : doctor : erkek doktor – dottoressa : doctor : kadın doktor
professore : teacher : erkek öğretmen – professoressa : teacher : kadın öğretmen

1.2.3 Number (Sayı)

Cinsiyetten farklı olarak, tekil veya çoğul (“sayı”) gramer kavramı İngilizce konuşanlar için sorun teşkil etmez. Bazen (İngilizcede olduğu gibi) tekil bir isim, gramer açısından çoğul olması beklenen bir topluluğu ifade etmek için kullanılır. Örneğin “la gente : people : insanlar”. Öte yandan, İngilizcede ve Türkçede tekil olan bazı nesneler İtalyancada çoğul olabilir. Örneğin, “i capelli : hair : saç” ve çoğu makarna türü: “i cannelloni, le lasagne, gli spaghetti, le tagliatelle, i tortellini”, ki İngilizce veya Türkçe konuşan bir kişi bunları tekil olarak ifade eder. (“This spaghetti is delicious : Bu spagetti çok lezzetli”).

1.2.4 Common noun patterns (Yaygın isim kalıpları)

1.2.5 Other noun patterns (Diğer isim kalıpları)
1.2.6 Invariable nouns (Değişmeyen isimler)
1.2.7 Nouns with extremely irregular plurals (Son derece düzensiz çoğullara sahip isimler)


1.3 The article (Artikel)
1.4 The adjective (Sıfat)
1.5 Agreement of noun, article and adjective (İsim, artikel ve sıfatın uyumu)

İtalyanca İngilizce Türkçe Sıfatlar

İtalyanca Sıfatlar

grande (agg) : büyük
Questa scarpa è più grande dell’altra.
Bu ayakkabı diğerinden daha büyük.

piccolo (agg) : küçük
Era così piccolo da bambino.
Çocukken çok küçüktü.

dritto (agg) : düz
Disegna una linea dritta con il tuo righello.
Cetvelinizle düz bir çizgi çizin.

storto (agg) : eğri
Il quadrato che ho disegnato è terribilmente storto. Mi aiuti?
Çizdiğim kare çok eğri. Bana yardımcı olabilir misiniz?

difficile (agg) : zor
È stato il test più difficile che abbia mai fatto.
Hayatımda yaptığım en zor sınavdı.

facile (agg) : kolay
Ho appena passato un test di matematica. Non è stato facile.
Az önce bir matematik testini geçtim. O kadar kolay değildi.

grosso (agg) : kalın
La base di questo vaso è molto grossa.
Bu vazo çok kalın bir tabana sahiptir.

sottile (agg) : ince
Ha tagliato una fetta sottile di carne.
İnce bir et parçası kesti.

largo (agg) : geniş
Quest’area è abbastanza larga per costruire una casa.
Bu alan bir ev inşa etmek için yeterince geniş.

stretto (agg) : dar
Non puoi passare da qui. È troppo stretto.
Buradan geçemezsiniz. Çok dar.

nuovo (agg) : yeni
C’è un nuovo membro della famiglia. Ho appena adottato un cane.
Ailede yeni bir üye var. Az önce bir köpek sahiplendim.

vecchio (agg) : eski
Devo buttare via questo vestito vecchio.
Bu eski elbiseyi atmalıyım.

giovane (agg) : genç
È troppo giovane per guidare un’auto.
Araba kullanmak için çok genç.

grasso (agg) : şişman
Sono un po’ troppo grasso per quel vestito.
O kıyafet için biraz fazla şişmanım.

magro (agg) : zayıf
È magro come suo padre.
Babası kadar incedir.

smilzo (agg) : sıska
Ho visto una figura smilza che camminava per casa.
Evin etrafında dolaşan sıska bir figür gördüm.

interessante (agg) : ilginç
Ho appena finito di leggere un romanzo molto interessante.Te lo consiglio.
Çok ilginç bir roman okumayı yeni bitirdim. sana tavsiye ederim.

noioso (agg) : sıkıcı
Il mio lavoro è così noioso. Penso che dovrò cercare qualcosa di meglio.
İşim çok sıkıcı. Sanırım daha iyi bir şey aramam gerekecek.

interessato (agg) : ilgili
No, grazie, non sono interessato.
Hayır, teşekkürler, ilgilenmiyorum.

annoiato (agg) : sıkkın
Si è seduto lì sul divano, annoiato e scontroso.
Kanepede oturdu, canı sıkkın ve huysuzdu.

alto (agg) : yüksek
Quell’edificio non dovrebbe essere così alto. Stona con gli altri intorno.
O bina bu kadar yüksek olmamalı. Etrafındaki diğerleriyle uyumsuz.

basso (agg) : alçak
Puoi tenere il volume basso?
Sesi alçaltabilir misin?

alto (agg) : uzun
Non è alto come suo fratello, ma è sicuramente più simpatico.
Kardeşi kadar uzun değil, ama kesinlikle daha sevimli.

basso (agg) : kısa
È troppo basso per giocare a basket.
Basketbol oynamak için çok kısa.

profondo (agg) : derin
Quanto è profondo questo lago? Sembra molto profondo.
Bu göl ne kadar derin? Çok derin görünüyor.

basso (agg) : sığ
L’acqua è bassa qui.
Su burada sığ.

debole (agg) : zayıf
Il vento è troppo debole per andare a vela.
Rüzgar yelken açmak için çok zayıf.

forte (agg) : güçlü
Ha un forte accento greco, ma parla un ottimo inglese.
Güçlü bir Yunan aksanı var ama mükemmel İngilizce konuşuyor.

veloce (agg) : hızlı
È il più veloce della squadra.
Takımın en hızlısı.

lento (agg) : yavaş
È lento come una tartaruga.
Kaplumbağa kadar yavaştır.

silenzioso (agg) : sessiz
Mio padre è un uomo così silenzioso.
Babam çok sessiz bir adam.

rumoroso (agg) : gürültülü
Il mio vicino è davvero rumoroso, specialmente di notte.
Komşum gerçekten gürültülü, özellikle geceleri.

buono (agg) : iyi
Il gelato in questa gelateria è proprio buono.
Bu dondurma dükkanındaki dondurma gerçekten iyi.

cattivo (agg) : kötü
Non è cattivo, è solo timido.
Kötü değil, sadece utangaç.

ordinato (agg) : düzenli
Lui non è ordinato come diceva di essere!
Söylediği kadar düzenli değil!

disordinato (agg) : düzensiz
La sua scrivania è così disordinata.
Masası çok düzensiz.

asciutto (agg) : kuru
Appendi i vestiti all’aria aperta finché non sono asciutti.
Kıyafetleri kuruyana kadar açık havada asın.

bagnato (agg) : ıslak
Il pavimento è bagnato Non camminarci sopra.
Zemin ıslak. Üzerinde yürümeyin.

pieno (agg) : dolu
Io vedo il bicchiere mezzo pieno, tu mezzo vuoto.
Bardağın yarısını dolu görüyorum, yarısı boş.

vuoto (agg) : boş
La mia tazza è vuota. Ho bevuto tutto il mio tè.
Kupam boş. Tüm çayımı içtim.

leggero (agg) : hafif
Oggi voglio fare un pasto leggero.
Bugün hafif bir yemek yemek istiyorum.

pesante (agg) : ağır
Il camion trasportava un carico molto pesante.
Kamyon çok ağır bir yük taşıyordu.

scuro (agg) : karanlık
È troppo scuro per vederci.
Görmek için çok karanlık.

chiaro (agg) : aydınlık
“Amo il blu”.”Chiaro o scuro?”
“Maviyi severim.” “Aydınlık mı yoksa karanlık mı?”

morbido (agg) : yumuşak
“Del pane morbido, per favore”“Ecco qui”
“Biraz yumuşak ekmek lütfen” “İşte burada”

duro (agg) : sert
Questo panino è duro come una pietra.
Bu ekmek taş kadar serttir.

liscio (agg) : pürüzsüz
Un pavimento liscio è più facile da pulire.
Pürüzsüz bir zeminin temizlenmesi daha kolaydır.

pulito (agg) : temiz
Lascia la cucina pulita dopo aver cucinato!
Yemek yaptıktan sonra mutfağı temiz bırakın!

sporco (agg) : kirli
Questo pavimento è veramente sporco. Lo lavo immediatamente.
Bu zemin gerçekten kirli. hemen yıkayacağım.

ruvido (agg) : pürüzlü
La pelle delle mie mani è ruvida in inverno.
Ellerimin derisi kışın pürüzlüdür.

İtalyanca Türkçe Sözlük Z Harfi

Z Harfi

  • zaffata (f) kötü koku.
  • zafferano (m) safran.
  • zaffiro (m) safir.
  • zaino (m) sırt çantası.
  • zampa (m) pençe.
  • zampillare (i) fışkırmak.
  • zampillo (m) fıskiye.
  • zampone (m) büyük pençe; jambon.
  • zanna (f) kimi hayvanların ağzından dışarı uzanan uzun diş; fildişi.
  • zanzara (f) sivrisinek.
  • zappa (f) kazma.
  • zappare (t) kazmalamak, kazmayla çalışmak.
  • zar (m) çar.
  • zarina (f) çariçe.
  • zattera (f) sal.
  • zavorra (f) sofra.
  • zazzera (f) omuzlara dek uzanan saç.
  • zelante (ag) gayretli, becerikli.
  • zelantemente (av) gayretle.
  • zelo (m) çaba; maharet.
  • zero (m) sıfır.
  • zia (f) teyze, hala.
  • zio (m) amca, dayı.
  • zitella (f) evlenmemiş, evde kalmış.
  • zitto (ag) susan, konuşmayan; sessiz.
  • zoccolo (m) nalın; toynak; dört ayaklı memelilerin çoğunun ayak ya da tırnağına verilen ad.
  • zodiaco (m) burç, zodyak.
  • zolfo (m) kükürt.
  • zolla (f) toprak parçası, parsel.
  • zona (f) bölge (zona cuscinetto: tampon bölge).
  • zoologia (f) hayvanbilim, zooloji.
  • zoologico (ag) hayvanbilimsel, zoolojik.
  • zoppicare (i) topallamak.
  • zoppo (ag) topal.
  • zotico (ag) kaba.
  • zucca (f) kabak.
  • zuccherare (t) şekerlemek, şeker serpmek.
  • zuccherino (ag) şekerli.
  • zucchero (m) şeker.
  • zuffolare (ti) birisinin kulağına birşey fısıldamak; çınlamak, vınlamak; ıslık çalmak.
  • zuppa (f) çorba; kargaşa.
  • zuppiera (f) çorba kasesi.
  • Zurigo (f) Zürih.
  • zuzzurellona (f) şımarık çocuk.
  • zuzzurellone (m) şımarık çocuk.

İtalyanca Türkçe Sözlük V Harfi

V Harfi

  • vacante (ag) boş.
  • vacanza (f) boşluk; tatil.
  • vacca (f) inek.
  • vaccinare (t) aşılamak.
  • vaccinazione (f) (med.) aşı.
  • vacillare (i) sallanmak; karar verememek.
  • vagare (i) başıboş dolaşmak.
  • vagire (i) viyaklamak (isc+).
  • vagliare (t) elemek, elekten geçirmek.
  • vaglio (m) elek.
  • vago (ag) hareketli; kararsız; belli belirsiz.
  • vagone (m) vagon.
  • vaiolo (m) çiçek hastalığı.
  • vaiuolo (m) çiçek hastalığı.
  • valanga (f) çığ.
  • vale (m) sağlık.
  • valente (ag) değerli.
  • valere (i) değmek.
  • valersi (r) kullanmak, yararlanmak.
  • valicare (t) karşıya geçmek.
  • validità (f) geçerlilik.
  • valido (ag) geçerli.
  • valigia (f) valiz.
  • vallata (f) vadi.
  • valle (f) vadi.
  • vallo (m) siper.
  • valore (m) değer; itibar; cesaret.
  • valoroso (ag) güçlü; cesaretli.
  • valuta (m) değer, fiyat; para.
  • valutabile (ag) değer biçilebilir.
  • valutare (t) değerlendirmek; tahmin etmek.
  • valutazione (f) değer biçme.
  • valvole (f) kapakçık.
  • vampiro (m) vampir; vampir yarasa.
  • vangare (t) kürekle çalışmak.
  • vaniglia (m) vanilya.
  • vanità (f) boşluk, hiçlik; fanilik.
  • vanitoso (ag) gereksiz; boş.
  • vano (ag) yararsız; gereksiz, boş.
  • vantaggio (m) avantaj.
  • vantare (t) övmek.
  • vantarsi (r) övünmek, kendini övmek.
  • vapore (m) buhar.
  • vaporoso (ag) buharlı; bitmeyen, sonsuz.
  • varco (m) geçit.
  • variabile (ag) değişken; kararsız.
  • variabilità (f) değişkenlik; kararsızlık.
  • variazione (f) değişim.
  • varice (f) varis.
  • varicella (m) (med.) suçiçeği.
  • varicoso (ag) varisli.
  • variopinto (ag) rengarenk, alacalı.
  • varo (m) denize gemi indirme.
  • Varsavia (f) Varşova.
  • vasca (f) küvet; leğen; havuz; fincan.
  • vascello (m) yelkenli büyük savaş gemisi.
  • vascolare (ag) (anat.) damarla ilgili (sistema vascolare: dolaşım sistemi).
  • vaselina (f) vazelin.
  • vaso (m) vazo; kavanoz; (anat.) damar.
  • vassallo (m) tutsak.
  • vassoio (m) tepsi.
  • vastità (f) genişlik.
  • vasto (ag) dev, büyük; geniş.
  • vecchiaia (f) yaşlılık.
  • vecchio (ag) eski; yaşlı.
  • vedere (t) görmek.
  • vedovo (ag) dul.
  • veemente (ag) şiddetli.
  • vegetale (ag) bitkisel.
  • vegeto (ag) gürbüz.
  • vegliare (i) uyanık durmak.
  • veicolo (m) taşıt.
  • velare (t) örtmek, gizlemek, kaplamak.
  • veleno (m) zehir.
  • veliero (m) yelkenli gemi.
  • velivolo (m) büyük uçak; planör.
  • velluto (ag) kıllı, tüylü.
  • velo (m) tül, ince örtü.
  • veloce (ag) hızlı.
  • velocemente (av) hızlıca.
  • velocista (m) kısa mesafe koşucusu.
  • velocità (f) hız.
  • vena (f) damar.
  • venale (ag) satılık; rüşvetçi.
  • venalità (f) satılık olma; rüşvet.
  • vendere (t) satmak.
  • vendetta (f) öç, intikam.
  • vendicare (t) öç almak, intikam almak.
  • vendicarsi (r) öç almak, intikam almak.
  • venditore (m) satıcı.
  • venditrice (f) satıcı.
  • venefico (ag) zehirli.
  • venerare (t) saygı göstermek.
  • venerazione (f) saygı.
  • venerdì (m) cuma günü.
  • Venere (f) (astr.) Venüs.
  • venire (i) gelmek (düzensizdir).
  • ventaglio (m) yelpaze.
  • ventesimo (ag) yirminci.
  • venti (ag) yirmi.
  • vento (m) yel, rüzgar.
  • ventoso (ag) rüzgarlı.
  • ventre (m) karın; işkembe.
  • ventura (f) şans, talih.
  • venturo (ag) gelecek.
  • veramente (av) gerçekten.
  • veranda (f) teras; veranda.
  • verbale (ag) sözlü.
  • verbo (m) eylem, fiil.
  • verboso (ag) geveze.
  • verdastro (ag) yeşilimsi.
  • verde (ag) yeşil.
  • verdura (f) sebze; yeşillik.
  • vergine (f) kız, bakire.
  • vergogna (f) utanç, ar.
  • vergognare (r) utanmak.
  • vergognoso (ag) utangaç, sıkılgan.
  • verificare (t) doğrulamak.
  • verità (f) doğruluk.
  • verme (m) kurt; bağırsak paraziti (verme solitario: tenya); larva.
  • vero (ag) doğru.
  • verosimile (ag) olası, inanılır.
  • versamento (m) boşaltma, dökme.
  • versante (m) etek (dağ, tepe için).
  • versare (t) ödemek; dökmek.
  • versatile (ag) elinden her iş gelen; oynak.
  • versione (f) uyarlama, versiyon; sürüm.
  • verso (pr) -ye doğru.
  • vertebra (f) omur; omurga.
  • verticale (ag) dikey.
  • vertice (m) tepe, üst nokta.
  • vertigine (f) baş dönmesi.
  • vescica (f) idrar torbası; kabarcık.
  • vescovo (m) piskopos.
  • vespa (f) eşek arısı.
  • vespro (m) akşam, ikindi zamanı.
  • vessare (t) işkence etmek.
  • vessazione (f) işkence.
  • vestaglia (f) gecelik, pijama.
  • vestibolo (m) avlu, sahanlık.
  • vestigio (m) iz.
  • vestire (ti) giyinmek; giydirmek (isc-).
  • vestirsi (r) giyinmek (isc-).
  • veterano (ag) emekli (asker).
  • veterinario (m) veteriner hekim.
  • veto (m) veto, karşı oy.
  • vetrata (f) vitrin, camekan.
  • vetreria (f) cam fabrikası.
  • vetrina (f) vitrin.
  • vetro (m) cam.
  • vetta (f) tepe, üst nokta.
  • vettura (f) at arabası; vagon.
  • vezzeggiare (t) sevmek, okşamak.
  • vezzo (m) alışkanlık; ustalık; hüner.
  • vezzoso (ag) güzel, yakışıklı.
  • vi (pn) sizi, size.
  • via (f) yol, sokak (Via Lattea:samanyolu).
  • viadotto (m) viyadük, köprü üstünden gelen yol.
  • viaggiatore (m) gezgin.
  • viaggio (m) yolculuk.
  • viale (m) geniş ve ağaçlıklı yol, bulvar, cadde.
  • vibrare (t) titreştirmek.
  • vibrarsi (r) titreşmek.
  • vicario (m) yardımcı.
  • vicenda (f) olay.
  • viceversa (av) karşıtı olarak; ve tersi.
  • vicinanza (f) komşuluk.
  • vicinato (ag) yakın olma, komşu olma.
  • vicino (ag) yakın.
  • vicolo (m) dar yol (vicolo cieco: çıkmaz sokak).
  • videoregistratore (m) video kayıt aygıtı.
  • Vienna (f) Viyana.
  • vietare (di) (ti) yasaklamak.
  • vieto (ag) yaşlı; eski.
  • vigente (ag) yürülükte olan.
  • vigna (f) üzüm bağı.
  • vignetta (f) resim, şekil.
  • vigoroso (ag) güçlü, kuvvetli.
  • villaggio (m) köy.
  • villano (m) köylü.
  • villetta (f) yazlık ev.
  • vinaio (m) şarap satıcısı.
  • vincere (t) yenmek, kazanmak.
  • vincolo (m) ilişki, bağ.
  • vino (m) şarap.
  • violare (t) bir kurala uymamak; bozmak.
  • violento (ag) sert, şiddetli.
  • violenza (f) şiddet, zor.
  • viottola (f) patika.
  • viottolo (m) patika.
  • vipera (f) engerek yılanı.
  • virare (t) döndürmek.
  • virgola (f) virgül.
  • virgoletta (f) tırnak (işareti).
  • virtù (f) erdem.
  • virtuoso (ag) erdemli.
  • virulento (ag) zehirli.
  • virus (m) virüs.
  • viscere (m) içorgan.
  • viscido (ag) (sıvı için) ağdalı, az akışkan.
  • visibile (ag) görülebilir.
  • visibilità (f) görülebilirlik.
  • visionario (ag) hayalci.
  • visione (f) görme, görüş.
  • visitare (t) gezmek, dolaşmak, ziyaret etmek.
  • viso (m) yüz.
  • visone (m) vizon.
  • vispo (ag) çevik.
  • vista (f) görüş.
  • vistare (t) vize vermek.
  • vistosamente (av) göz alıcı bir biçimde.
  • vistoso (ag) göz alıcı.
  • visualizzabile (ag) hayalde canlandırılabilir.
  • visualizzare (t) hayalinde canlandırmak.
  • visualizzazione (f) hayalde canlandırma.
  • vita (f) yaşam.
  • vitale (ag) yaşamsal.
  • vitalità (f) yaşamsallık.
  • vitamina (f) vitamin.
  • vittima (f) kurban.
  • vitto (m) yiyecek.
  • vittoria (f) utku, zafer; başarı.
  • vittorioso (ag) başarılı; zafer kazanmış.
  • viuzza (f) düz yol.
  • vivace (ag) canlı, çevik.
  • vivacità (f) canlılık, çeviklik.
  • vivere (i) yaşamak.
  • viviparo (ag) (zoo.) doğurarak üreyen.
  • vivo (ag) canlı, sağ.
  • vizioso (ag) bozulmuş, kusurlu.
  • vocabolario (m) sözlük.
  • vocabolo (m) sözcük.
  • vocale (f) (ling.) sesli harf.
  • voce (f) ses.
  • voglia (f) istek.
  • voi (pr) siz.
  • volare (i) uçmak.
  • volere (t) istemek.
  • volgare (ag) kaba, bayağı.
  • volgarità (f) kabalık, bayağılık.
  • volgere (ti) dönmek; döndürmek; çevirmek.
  • volgo (m) halk, avam.
  • volitivo (ag) buyurucu, otoriter.
  • volo (m) uçuş, uçma.
  • volonta (f) istek.
  • volontario (ag) gönüllü.
  • volpe (f) tilki.
  • volt (m) volt.
  • volta (f) kez.
  • voltaggio (m) gerilim.
  • voltare (ti) çevirmek, döndürmek; birinin düşüncesini değiştirmek; dönmek.
  • volto (m) yüz.
  • volubile (ag) çabuk değişebilir.
  • volubilità (f) çabuk değişebilirlik.
  • volume (m) hacim, oylum; miktar; cilt.
  • voluttà (f) zevk, keyif.
  • vongola (f) midye.
  • vorace (ag) obur.
  • voracità (f) oburluk.
  • voragine (f) uçurum; girdap.
  • voraginoso (ag) uçurumlu; girdaplı.
  • vostro (ag) sizin.
  • votazione (f) oylama.
  • votivo (ag) gönülden yapılan.
  • voto (m) oy; not.
  • vulcanico (ag) volkanik.
  • vulcano (m) yanardağ.
  • vulnerabile (ag) yaralanabilir.

İtalyanca Türkçe Sözlük U Harfi

U Harfi

  • ubbriaco (ag) esrik, sarhoş.
  • ubriaco (ag) esrik, sarhoş.
  • uccello (m) kuş.
  • uccidere (t) öldürmek.
  • uccisione (f) öldürme.
  • udire (t) duymak, işitmek (düzensizdir, odire olarak çekilir).
  • udito (m) duyuş, duyma.
  • ufficio (m) büro, ofis.
  • ugello (m) (mecc.) meme.
  • uguaglianza (f) eşitlik.
  • uguale (ag) eşit, denk.
  • uliva (f) zeytin.
  • ultimo (ag) son, sonuncu.
  • ultravioletto (m) morötesi ışık; ag morötesi.
  • umido (ag) ıslak, yaş.
  • umore (m) mizah; ruh hali.
  • una (f) bir.
  • unanimamente (av) oybirliğiyle.
  • undici (m) on bir.
  • ungere (t) yağlamak.
  • unghia (f) tırnak.
  • unità (f) birim; birlik.
  • universo (m) evren.
  • uno (m) bir.
  • untuoso (ag) yağlı.
  • uomo (m) adam, erkek.
  • uovo (m) yumurta (pl. uove, f).
  • uragano (m) kasırga.
  • uranio (m) (chim.) uranyum.
  • Urano (m) (astr.) Uranüs.
  • urgente (ag) ivedi, acil.
  • urgenza (f) ivedilik, acillik.
  • urlare (i) bağırmak, çığlık atmak.
  • urlo (m) çığlık.
  • URSS (f) SSCB (Unione delle Repubbliche Socialiste Sovietiche).
  • urtare (t) çarpmak, vurmak; i çarpmak.
  • urtarsi (r) çarpışmak.
  • urto (m) vurma, vuruş.
  • usanza (f) alışkanlık.
  • usare (t) kullanmak; alışkan olmak, alışkanlık sahibi olmak.
  • uscio (m) kapı.
  • uscire (i) çıkmak (düzensizdir).
  • uscita (f) çıkış.
  • uso (m) kullanım, kullanış, kullanılış.
  • ustorio (ag) yakan.
  • usura (f) yıpranma.
  • usurare (t) yıpratmak.
  • usurarsi (r) yıpranmak.
  • utile (m) yarar, fayda; ag yararlı.
  • uva (f) üzüm.

İtalyanca Türkçe Sözlük T Harfi

T Harfi

  • tabacco (m) tütün.
  • tacchino (m) hindi.
  • tacere (i) susmak.
  • taciturno (ag) ketum, ağzı sıkı, az konuşan.
  • taglia (f) (giysi için) boy (scarpe di taglia 43).
  • tagliare (t) kesmek.
  • taglio (m) kesme, kesiş; keskin kenar.
  • talco (m) talk; talk pudrası.
  • tale (ag) öyle, böyle, benzer, gibi.
  • tallone (m) topuk.
  • taluno (ag) bazı.
  • talvolta (av) bazen.
  • Tamigi (m) Thames ırmağı.
  • tangenza (f) değme, dokunma.
  • tappa (f) mola yeri; önemli an.
  • tappeto (m) halı; örtü.
  • taratura (f) ayarlama, kalibre etme.
  • tarchiato (ag) gürbüz.
  • tardi (av) geç.
  • targa (f) plaka.
  • tariffa (f) tarife.
  • tartaruga (f) kaplumbağa.
  • tasca (f) cep.
  • tassa (f) vergi.
  • tasso (m) oran.
  • tastare (t) dokunmak.
  • tatto (m) dokunma duyusu.
  • tavola (f) sofra.
  • tavolo (m) masa.
  • tazza (f) fincan, bardak.
  • te (pn) seni.
  •  (m) çay.
  • teatro (m) tiyatro.
  • tedesco (ag) Alman; m Almanca.
  • tegola (f) kiremit.
  • teiera (f) çaydanlık.
  • telefonare (t) telefon etmek.
  • telefono (m) telefon.
  • telegramma (m) telgraf.
  • telescopio (m) teleskop.
  • tema (m) izlek, tema.
  • temerario (ag) saygısız, küstah.
  • temere (t) korkmak.
  • temperino (m) çakı.
  • tempo (m) zaman; hava durumu.
  • temporale (m) fırtına; ag geçici, kısa süreli.
  • tenace (ag) dayanıklı; sert.
  • tendenza (f) eğilim.
  • tendere (t) germek.
  • tenente (m) (mil.) teğmen.
  • tenere (t) (düzensizdir) tutmak.
  • tenero (ag) yumuşak.
  • tenore (m) davranış; oran; tenor.
  • tentare (t) denemek, teşebbüs etmek; yoklamak, ellemek.
  • tentativo (m) deneme.
  • tenue (ag) ince, zayıf.
  • teorema (m) teorem.
  • teoria (f) kuram, teori.
  • terapia (f) sağaltım, tedavi, terapi.
  • tergere (t) silmek.
  • terra (f) toprak.
  • Terra (f) (astr.) Dünya.
  • terra ferma (f) anakara, kıta.
  • terremoto (m) deprem.
  • terzo (ag) üçüncü.
  • teschio (m) kafatası.
  • tesi (f) tez.
  • tesoreria (f) hazine; devlet hazinesi.
  • tesoro (m) hazine; in hayatım, canım.
  • tessere (t) dokumak.
  • tessuto (m) doku.
  • testa (f) baş, kafa.
  • testimone (f) tanık.
  • testimonianza (f) tanıklık.
  • testina (f) teyp kafası, video oynatıcı kafası.
  • testo (m) metin.
  • testuggine (f) kaplumbağa.
  • tetano (m) (med.) tetanos, kazıklı humma.
  • tetto (m) dam.
  • the (m) çay.
  • ti (pn) seni, sana.
  • tifo (m) tifo; fanatik taraftarlık.
  • tiglio (m) ıhlamur ağacı.
  • tigrato (ag) (kedi için) tekir; kaplan gibi çizgili.
  • tigre (f) kaplan.
  • timido (ag) utangaç, sıkılgan.
  • tingere (t) boyamak.
  • tinta (f) boya.
  • tintura (f) boyama; boya.
  • tirare (t) çekmek.
  • toccare (t) dokunmak.
  • togliere (t) kaldırmak, atmak; alıp götürmek (togliersi di mezzo: ortadan kaybolmak, uzaklaşmak).
  • tomba (f) mezar, sin, kabir.
  • tonfo (m) yere ya da suya düşme sesi.
  • tonnellata (f) ton.
  • torace (m) göğüs, göğüs kafesi.
  • torcere (t) burmak.
  • torma (f) birlik; sürü.
  • tornare (i) dönmek.
  • torre (f) kule.
  • torrente (m) akıntı.
  • torso (m) göğüs; beden.
  • torta (f) pasta.
  • torto (m) haksızlık.
  • torvo (ag) sert, katı (sguardo torvo: sert bakış).
  • tosse (f) öksürük.
  • tossire (i) öksürmek (isc+-).
  • tovaglia (f) masa örtüsü.
  • tovagliolo (m) peçete.
  • tozzo (ag) kısa, bodur.
  • tra (pr) arasında, sonra.
  • traboccare (i) taşmak.
  • trabocco (m) taşma.
  • traccia (f) iz.
  • tradire (t) aldatmak, ihanet etmek (isc+).
  • tradurre (t) çevirmek.
  • traduzione (f) çeviri.
  • traiettoria (f) yol.
  • tramandare (t) (alışkanlık, inanç vb.) geçirmek, iletmek.
  • tramite (m) yol; kanal.
  • tranne (pr) hariç, -den başka.
  • trapano (m) matkap.
  • trapianto (m) bitkinin yerini değiştirme; (med.) organ nakli.
  • trappola (f) tuzak.
  • trarre (t) (düzensizdir) çıkarmak.
  • trascinare (t) sürüklemek.
  • trascorrere (ti) zaman geçmek; zaman harcamak.
  • trascorso (ag) geçmiş.
  • trascurabile (ag) gözardı edilebilir, az miktarda.
  • trasparente (ag) saydam.
  • trasparenza (f) saydamlık.
  • traspirazione (f) terleme.
  • trattare (ti) kullanmak; işlemek.
  • trattenere (t) tutmak, bırakmamak (tenere gibi çekilir).
  • tratto (m) bölge.
  • travestire (i) kılık değiştirmek (isc+-).
  • tre (m) üç.
  • tredici (m) on üç.
  • tregua (f) ateşkes.
  • tremare (i) titremek.
  • tremoglio (m) titreme, sarsıntı.
  • treno (m) tren.
  • trio (m) üçlü.
  • triste (ag) üzgün.
  • triturare (t) (keserek) parçalamak.
  • trofeo (m) ganimet.
  • tronco (m) gövde (ağaç için).
  • tropico (m) (geog.) dönence (tropico del Cancro: yengeç dönencesi; tropico del Capricorno: oğlak dönencesi).
  • troppo (ag) çok, aşırı.
  • trovare (t) bulmak.
  • tu (pn) sen.
  • tubercolosi (f) verem, tüberküloz.
  • Tubinga (f) Tübingen.
  • tuffare (t) (suya) dalmak.
  • tuffarsi (r) (suya) atlamak.
  • tuffatore (m) dalgıç.
  • tumultuoso (ag) gürültülü.
  • tuo (ag) senin.
  • tuorlo (m) yumurtanın sarısı.
  • turbare (t) üzmek, rahatsız etmek.
  • Turchia (f) Türkiye.
  • turco (ag) Türk; m Türkçe.
  • turista (mf) turist.
  • tuttavia (av) bununla birlikte.
  • tutto (ag) herşey.

İtalyanca Türkçe Sözlük S Harfi

S Harfi

  • sabato (m) cumartesi.
  • saccarosio (m) (chim.) sakaroz, pancar ve şeker kamışından elde edilen şeker.
  • sacro (ag) kutsal.
  • saggezza (f) akıllılık.
  • saggio (m) analiz.
  • sala (f) büyük oda, salon.
  • salario (m) ücret.
  • salato (ag) tuzlu.
  • saldare (t) kaynatmak, kaynakla birleştirmek.
  • saldatore (m) kaynakçı.
  • saldatura (f) kaynak.
  • sale (m) tuz (sale da cucina: sofra tuzu, sodyum klorür).
  • salgemma (m) (pl. salgemma) kayatuzu.
  • salice (m) söğüt.
  • salire (t) binmek, çıkmak (düzensizdir)(isc-).
  • salma (f) vücut; ceset.
  • salmastro (ag) tuzlu (acque salmastre: az tuzlu su, deniz suyundan daha az tuzlu göl suyu).
  • Salonicco (f) Selanik.
  • salpare (i) demir almak.
  • salsiccia (f) domuz salamı.
  • salsicciotto (m) bir çeşit domuz salamı.
  • saltare (i) sıçramak, zıplamak, hoplamak.
  • saltellare (i) sekerek dolaşmak.
  • salubre (ag) sağlıklı.
  • salutare (t) selamlamak.
  • salute (f) sağlık.
  • salvare (t) kurtarmak.
  • salvarsi (r) kurtulmak.
  • salve (in) selam.
  • sancire (t) yaptırım uygulamak (isc+).
  • sangue (m) kan.
  • sanità (f) sağlık.
  • sano (ag) sağlam, sağlıklı, hastalıksız.
  • San Pietroburgo (f) Sen Petersburg.
  • santo (ag) kutsal, aziz.
  • sanzionare (t) yaptırım uygulamak.
  • sapere (t) bilmek (düzensizdir).
  • sapone (m) sabun.
  • sappiente (m) bilgin.
  • sarto (m) terzi.
  • sasso (m) taş.
  • satisfare (t) sağlamak; memnun etmek.
  • Saturno (m) (astr.) Satürn.
  • sazio (ag) tok.
  • sbagliare (t) yanlış yapmak; yanılmak.
  • sbagliarsi (r) yanlış yapmak; yanılmak.
  • sbagliato (ag) yanlış.
  • sbaglio (m) yanlış.
  • sbalordire (t) şaşırtmak (isc+).
  • sbandare (t) (ordu, kalabalık vb) dağıtmak; i dağılmak; yan yatmak, devrilmek.
  • sbarco (m) (mil.) çıkarma.
  • sbarrare (t) engellemek, durdurmak.
  • sbriciolare (t) (yiyecek vb) ufalamak.
  • sbrigarsi (r) acele etmek.
  • scacchiera (f) satranç tahtası.
  • scacco (m) (her zaman çoğul olarak) satranç oyunu (giocare a scacchi: satranç oynamak).
  • scadenza (f) süre, mühlet (data di scadenza: son kullanma tarihi).
  • scadere (i) süresi geçmek, süresi dolmak.
  • scafo (m) geminin teknesi, suyun üzerinde kalmasını sağlayan bölümü.
  • scala (f) merdiven; ölçek.
  • scaldare (t) ısıtmak.
  • scaldarsi (r) ısınmak.
  • scalfire (t) (yüzeyini) çizmek, üzerine çizik atmak (isc+).
  • scalfito (ag) çizilmiş, çizik, çizikli.
  • scalo (m) iskele.
  • scalpare (m) gürültü.
  • scambiare (t) birisiyle karıştırmak (quella donna mi ha scambiato per mio fratello: bayan beni kardeşimle karıştırdı).
  • scandagliare (t) bir su kütlesinin derinliğini ölçmek; anlamaya çalışmak.
  • scandalo (m) skandal, rezalet.
  • scapolo (ag) evlenmemiş (erkek), bekar.
  • scaramuccia (f) çatışma, kısa savaş; tartışma.
  • scarmigliato (ag) dağınık, karışık.
  • scarso (ag) seyrek.
  • scassinare (t) (kapı vb) kırarak açmak.
  • scatenare (t) zincirden kurtarmak, boşandırmak.
  • scatola (f) kutu.
  • scaturire (i) (su) kaynamak, yüzeye çıkmak; türemek, ortaya çıkmak (isc+).
  • scavare (t) kazmak.
  • scavo (m) kazı.
  • scegliere (t) seçmek.
  • scemare (ti) azaltmak; azalmak.
  • scendere (ti) azalmak, inmek; azaltmak.
  • sceneggiatura (f) senaryo.
  • scenziato (m) bilimadamı.
  • scernere (t) sezmek.
  • scheggia (f) kırık, parça.
  • scheletro (m) iskelet.
  • schermo (m) ekran.
  • scherzo (m) şaka.
  • schiacciare (t) düzleştirmek.
  • schiantare (m) kırmak, parçalamak.
  • schiave (m) köle.
  • schiavitù (f) kölelik.
  • schiena (f) sırt, omuz.
  • schierare (t) dizmek, sıralamak.
  • schierarsi (r) dizilmek, sıralanmak (schierarsi in ordine di combattimento: savaş düzenine girmek).
  • schifo (m) mide bulantısı.
  • schivo (ag) çekingen.
  • schizofrenia (f) şizofreni.
  • sciabola (f) (ucu kıvrık) kılıç.
  • sciacallo (m) çakal.
  • scialbo (ag) soluk, solmuş (sin. pallido).
  • sciatto (ag) savsak, özensiz.
  • scienza (f) bilim.
  • scimmia (f) maymun.
  • scimpanzé (m) şempanze.
  • scindere (t) ayırmak.
  • scintilla (f) kıvılcım.
  • sciogliere (t) çözmek; serbest bırakmak; (şirket vb) kapatmak.
  • scioperare (i) grev yapmak.
  • sciopero (m) grev.
  • scissione (f) ayrılma; ayırma.
  • sciupare (t) bozmak; ziyan etmek, boşuna harcamak.
  • scodinzolamento (m) kuyruk sallama.
  • scodinzolare (i) kuyruk sallamak.
  • scogliera (f) uçurum; resif.
  • scolaro (m) öğrenci.
  • scolopendra (f) (zoo.) kırkayak.
  • scommessa (f) bahis.
  • scomparsi (r) ortadan kaybolmak.
  • scomporre (t) (porre gibi çekilir) parçalarına ayırmak.
  • scomunicare (t) aforoz etmek.
  • sconfiggere (t) yenmek; üstesinden gelmek.
  • sconfitta (f) yenilgi (ant. vittoria).
  • sconosciuto (ag) bilinmeyen.
  • scontrare (t) karşılaşmak.
  • scontrarsi (r) çarpışmak.
  • scontro (m) anlaşmazlık.
  • sconvolgente (ag) büyük etkisi olan.
  • scopa (f) süpürge.
  • scopo (m) amaç.
  • scorbuto (m) (med.) iskorbüt.
  • scorciare (t) kısaltmak.
  • scorrere (i) akmak.
  • scorrezione (f) yanlışlık, hata.
  • scorta (f) eskort; erzak.
  • scossa (f) sarsıntı, sallantı (scossa elettrica: elektrik çarpması).
  • scostare (t) uzaklaştırmak.
  • Scozia (f) İskoçya.
  • Scozzese (ag) İskoç.
  • scrittore (m) yazar.
  • scrittrice (f) yazar.
  • scrittura (f) yazı.
  • scrivere (t) yazmak.
  • scrollare (t) sallamak, silkmek.
  • scrutare (t) taramak, aramak.
  • scuoiare (t) (derisini) yüzmek.
  • scuola (f) okul.
  • scuotere (t) sallamak.
  • scusa (f) özür, bahane.
  • sdraiarsi (r) uzanmak.
  • se (co) -se, ise.
  •  (pn) kendisi, kendini.
  • sebbene (co) karşın, rağmen.
  • secernere (t) (bio.) salgılamak.
  • secolo (m) yüzyıl.
  • secondo (ag) ikinci.
  • secondo (m) saniye.
  • secondo (pn) (-ye) göre.
  • sedere (i) oturmak.
  • sedere (m) kıç.
  • sedia (f) sandalye.
  • sedicesimo (ag) on altıncı.
  • sedici (m) on altı.
  • sedile (m) (otomobil vb’de) koltuk.
  • sega (f) testere.
  • segretezza (f) gizlilik.
  • segreto (m) giz, sır.
  • seguace (ag) yandaş, savunucu.
  • seguente (ag) aşağıdaki, bundan sonraki, izleyen.
  • seguire (t) izlemek (isc-).
  • sei (m) altı.
  • selvatico (ag) yabanıl, yabani.
  • sembianza (f) benzerlik; görünüş.
  • sembrare (t) gibi görünmek.
  • semplice (ag) yalın, basit.
  • semplificare (t) yalınlaştırmak, basitleştirmek.
  • sempre (av) hep; her zaman.
  • senno (m) sağduyu.
  • seno (m) gögüs; körfez; (mat.) sinüs.
  • sensato (ag) öngörülü, ihtiyatlı.
  • sentimento (m) duygu.
  • sentire (t) duymak (isc-).
  • sentirsi (r) kendini hissetmek (isc-).
  • senza (pr) olmadan; -siz.
  • separare (t) ayırmak.
  • seppellire (t) gömmek (isc+).
  • seppure (co) öyle de olsa.
  • sequenza (f) sıra, sıralama.
  • sequestrare (t) el koymak.
  • sera (f) akşam.
  • serietà (f) ciddiyet.
  • serio (ag) ciddi.
  • serpeggiare (i) kıvrılarak ilerlemek.
  • serpente (m) yılan.
  • serratura (f) kilit.
  • servire (a) (t) (-ye) yaramak, gerekli olmak; hizmet etmek (isc-).
  • sessanta (m) altmış.
  • seta (f) ipek.
  • setarciare (t) büyük taneleri küçüklerinden ayırmak, elemek.
  • sete (f) susuzluk, susama (aver sete: susamak).
  • settanta (m) yetmiş.
  • sette (m) yedi.
  • settembre (m) eylül.
  • settentrionale (ag) kuzey, kuzeyle ilgili.
  • settimana (f) hafta.
  • settimanale (ag) haftalık.
  • sfida (f) meydan okumak.
  • sfidare (t) meydan okumak.
  • sfoderare (t) kınından çıkarmak (kılıç vb.).
  • sforzo (m) çaba, gayret.
  • sfuggire (ti) kurtulmak, savuşturmak; unutmak (sfuggire di mano: kontrolden çıkmak) (isc-).
  • sgabello (m) tabure, oturak.
  • sgelare (v.) disgelare
  • sgombro (ag) boş.
  • sgomento (m) korku.
  • sgridare (t) azarlamak, kızmak.
  • sguardo (m) bakış, bakma.
  • si (pn) kendini.
  •  (av) evet, olur.
  • sicciatà (f) kuraklık.
  • siccome (co) olduğu için.
  • sicurezza (f) güvenlik.
  • sicuro (ag) güvenilir, kesin.
  • siepe (f) çit.
  • siero (m) (med.) serum.
  • sifilide (f) frengi.
  • sigaretta (f) sigara.
  • sigla (f) kısaltma.
  • significare (t) anlamına gelmek.
  • significato (m) anlam.
  • signora (f) (evli) bayan.
  • signore (m) bay.
  • signorina (f) (bekar) bayan.
  • silicio (m) (chim.) silisyum, Si.
  • simboleggiare (t) sembolize etmek.
  • simbolo (m) sembol.
  • similarità (f) benzerlik.
  • simile (ag) benzer.
  • similitudine (f) benzerlik.
  • simultaneamente (av) eşzamanlı olarak.
  • sincero (ag) içten.
  • sinonimo (m) eşanlamlı sözcük.
  • sintesi (f) sentez.
  • Siria (f) Suriye.
  • siriano (ag) Suriyeli.
  • sisma (m) deprem (sin. terramoto).
  • sismico (ag) depremle ilgili.
  • sismografo (m) depremyazar, sismograf.
  • sismologia (f) deprembilim, sismoloji.
  • sismologo (m) deprembilimci, sismolog.
  • sistema (m) dizge, sistem.
  • situazione (f) durum.
  • Siviglia (f) (geog.) Sevil.
  • slacciare (t) sökmek.
  • slanciare (t) fırlatmak.
  • slancio (m) fırlama, sıçrama.
  • smettere (di) (t) kesmek, durdurmak.
  • snello (ag) ince, zayıf.
  • sobbarcarsi (r) üstlenmek.
  • sobrio (ag) ılımlı, ölçülü.
  • socchiudere (t) yarı kapatamak (chiudere gibi çekilir.
  • soccorrersi (r) yardımlaşmak.
  • socio (m) ortak.
  • soddisfare (t) hoşnut etmek; tatmin etmek.
  • sofferenza (f) acı, ağrı.
  • soffermarsi (r) duraklamak.
  • soffiare (i) üflemek; esmek; t fısıldamak.
  • soffitta (f) tavanarası.
  • soffitto (m) tavan.
  • sofisticato (ag) sofistike.
  • soggiogare (t) egemenliğine almak.
  • soglia (f) eşik.
  • sognare (i) rüya görmek.
  • sogno (m) rüya; hayal.
  • solamente (av) yalnızca.
  • solcare (t) (tarla vb.) sürmek; (deniz, göl vb.) geçmek; üzerinde iz bırakmak (un fulmine solcò il cielo).
  • solco (m) çukur.
  • soldato (m) er, asker.
  • soldo (m) para.
  • sole (m) güneş.
  • solenne (ag) ağırbaşlı; (tören için) görkemli.
  • solere (i) alışkanlığı olmak.
  • solidarietà (f) dayanışma.
  • solidificare (t) katılaştırmak.
  • solidificazione (f) katılaşma, donma.
  • solido (ag) katı.
  • solito (ag) alışılmış, alışıldık (di solito: genelde, genellikle).
  • sollevare (t) yülseltmek, kaldırmak.
  • sollievo (m) ferahlama.
  • solo (ag) yalnız.
  • solstizio (m) (geog.) gündönümü, güntün eşitliği.
  • soltanto (av) yalnızca.
  • solvere (t) çözmek.
  • somiglianza (f) benzerlik.
  • somigliare (ti) benzemek.
  • sommergibile (m) denizaltı.
  • somministrare (t) tedarik etmek.
  • sommità (f) zirve.
  • sondaggio (m) sondaj; anket.
  • sonnecchiare (i) uyuklamak.
  • sonnifero (ag) uyku getiren; m uyku ilacı.
  • sonno (m) uyku.
  • sopire (t) yatıştırmak; uyuşturmak (isc+).
  • sopprimere (t) kaldırmak, son vermek.
  • sopra (av) yukarı, yukarıda, yukarıya.
  • sopraggiungere (i) birdenbire gelmek.
  • soprannaturale (ag) doğaüstü.
  • soprastare (i) üstte durmak.
  • soprattutto (av) özellikle.
  • sordità (f) sağırlık.
  • sordo (m) sağır.
  • sorella (f) kızkardeş.
  • sorgere (i) yükselmek, ortaya çıkmak.
  • sorprendente (ag) hayret verici.
  • sorridere (i) gülümsemek.
  • sorriso (m) gülümseme.
  • sorta (f) tür, çeşit.
  • sorte (f) alınyazısı.
  • sorteggiare (t) çekiliş yapmak, çekilişle seçmek (si sorteggiavano premi tra gli spettatori: çekilşle izleyicilere hediye dağıtıyorlardı).
  • sortire (i) çıkmak (isc-).
  • sorto (ag) yükselmiş.
  • sorvegliare (t) gözetim altında tutmak.
  • sospetto (ag) kuşkulanılan.
  • sostantivo (m) ad, isim.
  • sostanza (f) madde.
  • sostenere (t) savunmak, desteklemek.
  • sotterrare (t) gömmek.
  • sottile (ag) ince.
  • sottintendere (t) ima etmek.
  • sotto (pr) altında, altta.
  • sottocapo (m) başkan yardımcısı.
  • sottoposto (ag) etkisi altında.
  • sottostante (ag) aşağıdaki, ilerideki.
  • sottrarre (t) (trarre gibi çekilir) kaldırmak, ortadan kaldırmak; (mat.) çıkarmak.
  • sottrazione (f) çıkarma; ortadan kaldırma.
  • sovversivo (ag) altüst edici.
  • sovvertire (t) altüst etmek (isc-).
  • spaccare (t) parçalamak.
  • spacciare (t) (büyük miktarda) satmak; acele ile yapmak; piyasaya sürmek.
  • spada (f) kılıç.
  • spadaccino (m) kılıççı, kılıç kullanan.
  • Spagna (f) İspanya.
  • spagnolo (ag) İspanyol; İspanyolca.
  • spago (m) ip, sicim.
  • spalancare (t) ardına kadar açmak, iyice açmak.
  • spalla (f) omuz.
  • spalmare (t) (tereyağı vb) sürmek.
  • spandere (t) yaymak.
  • spargere (t) dağıtmak.
  • sparire (i) yokolmak (isc+).
  • sparpagliare (t) dağıtmak, saçmak.
  • spartire (t) bölmek (isc+-).
  • spasimante (mf) hayran.
  • spaventare (t) korkutmak.
  • spaventarsi (r) korkmak.
  • spazzare (t) süpürmek.
  • spazzatura (f) çöp.
  • spazzino (m) sokak temizleyicisi, çöpçü.
  • specchio (m) ayna.
  • speciale (ag) özel.
  • specialità (f) özellik.
  • spedire (t) göndermek (isc+).
  • speditamente (av) çabukça, hızlı.
  • spegnere (t) söndürmek.
  • spendere (t) harcamak.
  • spennare (t) tüylerini yolmak; aşırı pahalıya satmak, anasının nikahını istemek.
  • speranza (f) umut.
  • sperare (di) (ti) (-meyi) ummak.
  • sperimentazione (f) deney, deneme.
  • spesa (f) masraf, harcama.
  • spesso (av) sık sık.
  • spettacolo (m) gösteri, film.
  • spezie (le) (f) baharat
  • spezzare (t) kırmak, parçalamak.
  • spia (f) casus.
  • spiacere (i) üzgün olmak, hoşa gitmemek.
  • spiaggia (f) plaj.
  • spianare (t) düzleştirmek, düzeltmek.
  • spiegare (t) açıklamak.
  • spigolo (m) (geom.) kenar.
  • spina (f) diken, kılçık (spina dorsale: omurga).
  • spingere (t) itmek.
  • spinto (ag) itilmiş.
  • spione (m) casus (sin. spia).
  • spira (f) sarım.
  • spirale (f) spiral.
  • spirare (i) esmek (sin. soffiare); çıkmak, yayılmak (koku vb. için).
  • spirito (m) ruh.
  • splendore (m) parlaklık.
  • spodestare (t) ortadan kaldırmak.
  • spogliarsi (r) soyunmak.
  • sponda (f) kıyı.
  • sporco (ag) pis, kirli.
  • spostamento (m) yer değiştirme.
  • spostare (t) yerinden kaldırmak.
  • sprigionare (t) hapisten çıkarmak.
  • sprigionarsi (r) hapisten çıkmak.
  • sprofondare (t) dibe yollamak, dibe göndermek; i dibe batmak.
  • spugna (f) sünger.
  • spugnoso (ag) süngersi.
  • sputare (t) tükürmek (sputare sangue: aşırı çaba harcamak).
  • squadra (f) takım.
  • squadrato (ag) kare biçimli.
  • squalo (m) köpekbalığı.
  • squama (f) (balık, sürüngen için) pul.
  • squilibrio (m) dengesizlik.
  • squillare (i) çalmak, çınlamak.
  • staccare (t) ayırmak.
  • stadio (m) stadyum; evre, safha.
  • stagione (f) mevsim.
  • stagno (m) kalay.
  • stalla (f) ahır.
  • stamani (av) bu sabah.
  • stanco (ag) yorgun.
  • stanotte (av) bu gece.
  • stanza (f) oda.
  • stare (i) kalmak, oturmak, bulunmak.
  • stare …ando (i) -mekte olmak.
  • stare per (i) -mek üzere olmak.
  • stasera (av) bu akşam.
  • stasi (f) durgunluk.
  • Stati Uniti d’America (m) (pl.) Amerika Birleşik Devletleri.
  • stato (m) durum; devlet.
  • stazionario (ag) durağan.
  • stazione (f) durak, istasyon.
  • stella (f) yıldız.
  • stendere (t) uzatmak, açmak.
  • stendersi (r) gerinmek.
  • stento (m) ihtiyaç; zorluk.
  • sterminare (t) soyunu tüketmek, yoketmek.
  • stesso (pr) kendi; aynı.
  • stima (f) değer biçme, tahmin.
  • stimare (t) değer biçmek.
  • stipendio (m) aylık ücret, maaş.
  • Stoccolma (f) Stokholm.
  • stoffa (f) bez, kumaş.
  • stomaco (m) mide.
  • stordire (t) bayıltmak (isc+).
  • stordirsi (r) bayılmak (isc+).
  • stordito (ag) baygın.
  • storia (f) geçmiş, tarih.
  • storico (ag) tarihçi; tarihsel.
  • storta (f) (chim.) damıtma işlemi için kullanılan bir tür şişe.
  • strabico (ag) şaşı.
  • strada (f) yol.
  • strage (f) katliam.
  • strano (ag) tuhaf, acayip.
  • straordinario (ag) olağanüstü.
  • strappare (t) koparmak.
  • straripamento (m) (ırmak vb. için) taşma.
  • straripare (i) (ırmak vb. için kullanılır) taşmak.
  • strato (m) katman.
  • stravagante (ag) acayip, garip.
  • stravaganza (f) acayiplik, gariplik.
  • stravolgere (t) bükmek; üzmek (volgere gibi çekilir).
  • strega (f) cadı.
  • stregoneria (f) cadılık.
  • stregua (f) ölçü.
  • stretto (ag) dar (parente stretto: yakın akraba).
  • stridere (i) gıcırdamak.
  • stridulo () (ses için) keskin.
  • stringere (t) bastırmak.
  • strisciare (i) sürünmek; emeklemek.
  • struggere (t) yok etmek.
  • strumento (m) alet, gereç, enstrüman.
  • struttura (f) yapı.
  • struzzo (m) devekuşu.
  • studiare (ti) ders çalışmak, okumak, incelemek; öğrenim yapmak.
  • studio (m) ders çalışma, inceleme, öğrenim; çalışma odası.
  • studioso (m) bilimadamı; ag çalışan; ag çalışkan.
  • stupefacente (ag) hayret verici, şaşırtıcı; m uyuşturucu (madde).
  • stupido (ag) salak, ahmak, aptal.
  • stupire (ti) hayret vermek, hayran bırakmak; hayret etmek, hayran olmak (isc+).
  • stupro (m) (cinsel) tecavüz.
  • su (av) yukarı, yukarıya, yukarıda, üstte.
  • SUA () ABD (Stati Uniti d’America).
  • subbuglio (m) kargaşa.
  • subdolo (ag) sinsi, hileli.
  • subentrare (i) birinin yerine geçmek.
  • subito (av) hemen, beklemeksizin.
  • succedere (i) olmak, başa gelmek.
  • succeso (m) başarı.
  • succhiare (t) emmek.
  • succo (m) meyve suyu; özsu (succo gastrico: mide salgısı).
  • sud (m) güney.
  • sudare (i) terlemek.
  • suddito (m) tebaa.
  • sudicio (ag) kirli.
  • sudore (m) ter.
  • sufficiente (ag) yeterli.
  • suffragare (t) desteklemek.
  • suggerire (t) önermek, teklif etmek (isc+).
  • suggestivo (ag) şaşırtıcı; ürkütücü.
  • suicidarsi (r) intihar etmek.
  • suicidio (m) intihar, kendini öldürme.
  • sunto (m) özet.
  • suo (ag) onun.
  • Suo (ag) (nezaket) sizin.
  • suocera (f) kaynana.
  • suocero (m) kaynata.
  • suolo (m) toprak.
  • suonare (ti) çalmak (zil, kapı); çalgı çalmak.
  • suono (m) ses.
  • superficie (m) yüzey, yüzölçümü.
  • superstizione (f) batıl inanç.
  • suppergiù (av) aşağı yukarı, yaklaşık.
  • supporre (t) varsaymak; tahmin etmek.
  • supposizione (f) varsayım.
  • suscettibile (ag) değişebilir; alıngan.
  • suscitare (t) oluşturmak, doğurmak, uyandırmak.
  • susseguirsi (r) birbirini izlemek (isc+).
  • sussistere (i) varolmak.
  • sussurrare (t) fısıldamak.
  • svanire (i) kaybolmak, gözden yitmek (isc+).
  • svantaggio (m) dezavantaj.
  • svantaggioso (ag) dezavantajlı.
  • svedese (ag) İsveçli; m İsveççe.
  • svellere (t) kökünden koparmak.
  • svenire (i) bayılmak (venire gibi çekilir).
  • Svezia (f) İsveç.
  • sviare (ti) yoldan çıkarmak; yoldan çıkmak.
  • sviluppare (t) geliştirmek.
  • svilupparsi (r) gelişmek.
  • sviluppo (m) gelişme, gelişim, geliştirme.
  • svincolare (t) serbest bırakmak.
  • svincolo (m) otoyolları birbirine bağlayan yol ya da yollar sistemi.
  • Svizzera (f) İsviçre.
  • svizzero (m) İsviçreli.
  • svolgere (t) göstermek.
  • svotare (ti) boşaltmak; boşalmak.
  • svuotare (ti) boşaltmak; boşalmak.

İtalyanca Türkçe Sözlük R Harfi

R Harfi

  • rabbia (f) kızgınlık, sinir; (med.) kuduz.
  • raccogliere (t) toplanmak.
  • raccontare (t) anlatmak.
  • racconto (m) öykü.
  • raddrizzare (t) düzeltmek; (fis.) düz akıma çevirmek.
  • radere (t) traş etmek.
  • radiazione (f) (fis.) ışınım, radyasyon.
  • radio (m) radyo; (chim.) radyum.
  • radioattività (f) radyoaktiflik, radyoaktivite.
  • radioattivo (ag) radyoaktif.
  • rado (ag) seyrek, ender.
  • radunare (t) toplamak.
  • radunarsi (r) toplanmak.
  • rafforzamento (m) sağlamlaştırma, pekiştirme.
  • rafforzare (t) sağlamlaştırmak, pekiştirmek.
  • raffreddamento (m) soğuma.
  • raffreddare (t) soğutmak.
  • raffreddarsi (r) soğumak; soğuk almak.
  • raffreddore (m) soğuk algınlığı (prendere un raffreddore: soğuk almak).
  • ragazza (f) kız (çocuğu), genç.
  • ragazzo (m) oğlan, genç.
  • raggio (m) ışın.
  • raggiungere (t) ulaşmak (bir amaca vb).
  • ragione (f) hak; neden; hukuk.
  • ragno (m) örümcek.
  • rallegrare (t) neşelendirmek.
  • rallegrarsi (r) neşelenmek.
  • rallentare (ti) yavaşlamak; yavaşlatmak.
  • rallentatore (m) (film) yavaşlatma aygıtı.
  • rammaricarsi (r) pişman olmak.
  • rammarico (m) pişmanlık.
  • ramo (m) ırmak kolu; ağaç, bitki dalı.
  • randagio (ag) sokakta yaşayan (gatto randagio: sokak kedisi).
  • rango (m) sıra, dizi; rütbe.
  • rapido (ag) hızlı.
  • rapire (t) kaçırmak (isc+).
  • rappresaglia (f) misilleme.
  • raramente (av) seyrek olarak.
  • rarefare (t) seyrekleştirmek (fare gibi çekilir).
  • rassegnare (t) teslim etmek; bir şeyi istemeden kabul etmek.
  • rassomigliante (ag) benzer.
  • rassomiglianza (f) benzerlik.
  • ratifica (f) (giu) onay.
  • ratificare (t) (giu) onaylamak.
  • rauco (ag) (ses için) alçak.
  • razatura (f) traş.
  • razionale (ag) akılcı, akla ve mantığa uygun, rasyonel.
  • razionalismo (m) usçuluk, rasyonalizm.
  • razza (f) ırk; tür, çeşit.
  • razzo (m) füze, roket.
  • re (m) kral.
  • reale (ag) gerçek.
  • realtà (f) gerçek.
  • recare (t) götürmek, taşımak; üzerinde bulundurmak; neden olmak.
  • recarsi (r) gitmek.
  • recidere (t) kısa kesmek.
  • recintare (t) (bir alanı çit, duvar vb ile) çevirmek.
  • recitare (t) ezberden okumak.
  • redigere (t) taslağını yapmak.
  • redimere (i) sözünü yerine getirmek.
  • referendum (m) referandum.
  • regalo (m) armağan.
  • reggere (t) yönetmek.
  • reggiseno (m) sütyen.
  • regina (f) kraliçe.
  • regione (f) bölge.
  • regno (m) krallık.
  • Regno Unita (m) Birleşik Krallık.
  • regolo (m) cetvel.
  • relativo (a) (ag) (ile) ilgili, (-ye) ilişkin.
  • relazione (f) ilgi, ilişki; rapor.
  • religione (f) inanç, din.
  • religioso (ag) dinsel; din adamı.
  • remora (f) ikircik, tereddüt.
  • rendere (t) kılmak, etmek, yapmak; geri vermek (render conto: farkına varmak).
  • rene (m) böbrek.
  • reparto (m) (şirket vb’de) bölüm, departman.
  • repellere (t) defetmek; itmek.
  • repentaglio (m) büyük tehlike.
  • repentino (ag) beklenmedik, ani.
  • reperire (t) bulmak (isc+).
  • reperto (m) buluntu.
  • repubblica (f) cumhuriyet.
  • requisire (t) kamulaştırmak; (kamu yararı için) el koymak (isc+).
  • resa (f) teslimiyet; teslim olma.
  • rescindere (t) karar bozmak.
  • resistanza (f) direnç.
  • respingere (t) itmek.
  • restare (i) kalmak.
  • restrizione (f) sınırlama.
  • rete (f) ağ.
  • rettile (m) sürüngen.
  • retto (ag) doğru (linea retta: doğru çizgi;retta via: doğru yol).
  • rettore (m) rektör.
  • riassumere (t) özetlemek.
  • ribadire (t) perçinlemek; onaylamak.
  • ribellare (t) ayaklandırmak.
  • ribellarsi (r) ayaklanmak.
  • ribellione (f) ayaklanma, isyan.
  • ricavare (t) çıkarmak; elde etmek.
  • riccio (ag) kıvırcık.
  • ricciolo (m) kıvırcık, saçın kıvırcıkları.
  • ricco (ag) varsıl, zengin.
  • ricerca (f) araştırma.
  • ricevere (t) almak.
  • ricongigliare (t) uzlaştırmak.
  • ricordare (ti) andırmak, anımsatmak, anımsamak.
  • ricordarsi (di) (r) (-yi) anımsamak.
  • ridacchiare (i) muzırca gülmek.
  • ridere (i) gülmek.
  • ridevole (ag) gülünç.
  • ridurre (t) azaltmak.
  • riempire (t) doldurmak (isc-).
  • rientro (m) yeniden girme; vazgeçme, feragat.
  • rifituare (t) reddetmek.
  • rifituarsi (r) reddetmek.
  • rifiuto (m) red; atık, çöp.
  • riflettere (t) yansıtmak.
  • rifugiarsi (r) sığınmak.
  • riga (f) satır; çizgi; cetvel.
  • rigidità (f) sertlik.
  • rigido (ag) sert.
  • rigolio (m) (bitkiler için) aşırı büyüme.
  • riguardare (t) korumak.
  • rigurgitare (i) fışkırtmak; taşmak.
  • rima (f) uyak, kafiye.
  • rimanere (i) kalmak.
  • rimettere (t) yerine koymak; geri vermek (mettere gibi çekilir).
  • rimorchio (m) römork.
  • rimpiazzare (t) değiştirmek, birinin yerine bir başkasını koymak.
  • rinfocolare (t) ateşi yeniden yakmak, alevlendirmek.
  • ringhiare (i) mırlamak, hırlamak.
  • ringraziare (t) teşekkür etmek.
  • rinnegare (t) inkar etmek.
  • rinnovamento (m) yenilenme.
  • rinoceronte (m) gergedan.
  • rinunciare (i) vazgeçmek.
  • rinvenire (t) bulmak (venire gibi çekilir).
  • riparare (t) onarmak, tamir etmek.
  • riparazione (f) onarım, tamir.
  • ripido (ag) dik (yokuş vb. için).
  • riposare (t) durmak; dinlenmek; uyumak.
  • riposarsi (r) dinlenmek.
  • riquadro (m) (matbaacılıkta) çerçeve.
  • risata (f) gülüş, gülme, kahkaha.
  • rischiarare (t) aydınlatmak; daha açık renkli hale getirmek.
  • rischiare (t) tehlikeye atmak.
  • rischio (m) tehlike.
  • risciacquare (t) durulamak.
  • riscontrare (t) karşılaştırmak.
  • riscoprire (t) yeniden keşfetmek (isc-).
  • risma (f) top, kağıt destesi.
  • riso (m) pirinç; gülme, gülüş.
  • risolvere (t) çözmek.
  • risorsa (f) kaynak.
  • risotto (m) pilav.
  • rispedire (t) yeniden göndermek; geri göndermek (isc+).
  • rispetto (m) saygı (rispetto a: -ye göre).
  • risplendere (i) parlamak.
  • rispondere (t) karşılık vermek, yanıt vermek.
  • risposta (f) yanıt, karşılık, cevap.
  • rissa (f) kavga, dövüş.
  • rissare (i) kavga etmek.
  • ristetto (ag) sınırlı, kısıtlı, küçük.
  • risultato (m) sonuç.
  • ritardare (t) geciktirmek.
  • ritiro (m) geri çekilme.
  • ritorsione (f) iade.
  • ritrovamento (m) buluş, keşif; buluntu.
  • ritrovare (t) yeniden bulmak.
  • riuscire (a, in) (i) (-meyi -yi) başarmak, becermek (düzensizdir, uscire gibi çekilir).
  • riva (f) kıyı.
  • rivelare (t) açığa çıkarmak, ortaya çıkarmak..
  • rivestimento (m) kaplama.
  • rivestire (t) yeniden giydirmek; kaplamak (isc-).
  • rivista (f) dergi.
  • rivolta (f) dönüş, dönme; başkaldırı.
  • roba (f) şey, nesne; eşya; giyecek, elbise.
  • roccia (f) kaya.
  • rodere (t) kemirmek.
  • roditore (m) kemirgen.
  • rognone (m) böbrek.
  • romanzo (m) roman.
  • rompere (t) kırmak.
  • ronzare (i) vızıldamak.
  • ronzio (m) vızıltı, vızıldama.
  • rospo (m) kurbağa; kara kurbağası(fuori il rospo: çıkar ağzındaki baklayı).
  • rossastro (ag) kırmızımsı.
  • rotazione (f) dönme, dönüş; devir.
  • rotella (f) küçük tekerlek.
  • rotondo (m) yuvarlak, toparlak.
  • rottame (f) hurda.
  • rovesciare (t) devirmek.
  • rovescio (ag) ters; m sağanak yağmur.
  • rovistare (t) altını üstüne getirerek aramak.
  • rozzo (ag) işlenmemiş; kaba.
  • rubare (t) çalmak.
  • rubinetto (m) çeşme, musluk.
  • rude (ag) pürüzlü.
  • ruggine (f) pas, küf.
  • ruggire (i) kükremek (isc+-).
  • rugiada (f) çiğ (nesnelerin üzerinde yoğunlaşan su).
  • rullo (m) rulo.
  • ruminante (ag) geviş getiren.
  • ruminare (t) geviş getirmerek çiğnemek.
  • ruolo (m) rol.
  • ruota (f) tekerlek.
  • ruotare (t) dönmek.
  • rupe (f) sarp, yalçın kayalık.
  • rurale (ag) kırsal.
  • ruscello (m) dere.
  • Russia (f) Rusya.
  • russo (ag) Rus; m Rusça.
  • ruvidezza (f) kabalık.
  • ruvido (ag) kaba

İtalyanca Türkçe Sözlük Q Harfi

Q Harfi

  • qua (av) burada; buraya.
  • quaderno (m) defter.
  • qualche (ag) birkaç.
  • qualcosa (f) birşeyler.
  • qualcuno (m) biri.
  • quale (ag) hangi; olarak; ki o .
  • qualora (av) -dığında, ise.
  • qualsiasi (ag) herhangibir.
  • qualunque (ag) herhangibir.
  • quando (co) ne zaman, -diği zaman.
  • quanto (ag) kaç, ne kadar (a quanto ne so: bildiğim kadarıyla).
  • quaranta (ag) kırk.
  • quarto (ag) dördüncü.
  • quarzo (m) kuvars.
  • quasi (av) hemen hemen, aşağı yukarı.
  • quattro (ag) dört.
  • quercia (f) meşe.
  • quesito (m) sorun.
  • questione (f) sorun.
  • questo (ag) bu.
  • qui (av) burada, buraya.
  • quiescenza (f) sessizlik.
  • quindi (av) demek ki, bu nedenle, böylece.
  • quindici (ag) on beş.
  • quintale (m) yüz kilo.
  • quintetto (ag) beşli.
  • quotidiano (m) günlük gazete; günlük.